Dün sabah erkenden birkaç işimi halletmek için Eminönü'ne gittim.. Oraya gittiğim zaman kendimi kaybediyorum.. Hiçbirşey almayıp sadece işimi halledip geri gelecektim.. Amr a öyle olmadı, sanki bütün mağazalar beni çağırıyor.. Oraya kadar gitmişken mısır çarşısını gezmemek olmaz.. O tezgahlarda ne kadar güzel şeyler var... Bir kere daha şükrettim böyle güzel, bereketli topraklarda doğmuşum.. Hele Kurukahveci Mehmet Efendi sokağına yaklaşınca heryeri kahve kokusu sarıyor.. Kahve sevmeyen bile eminim oraya gidince kahve alıyordur.. Hele de benim gibi kahve severler birkaç paket alıyorlar... Oradan aldığım kahvenin tadını hiçbir kahvede bulamıyorum.. Baharatlar, kuruyemişler , lokumlar ve daha ne lezzetler..
Tabii bir de benim mutlaka uğradığım Kürkçü Hana girmeden olmazdı.. Yünlere bakarken mest oluyorum.. Dün eşimle beraber gittik, eşim benim bu hallerimi görünce gülmekten kendini alamıyor.. Çocuk gibisin diyor.. Hepimizin içinde bir çocuk vardır diyorum...